Kış aylarında yağan kar taneleri heyecan yaratır. Her şeyin o beyaz kar örtüsüyle kaplı olduğunu hayal edin. Kış harikalar diyarına bakarken, genellikle akla gelen soru, “kar neden beyazdır?”
Romantik kar kavramına uymasa da aslında cevap oldukça bilimsel. Tek kelime ile özetlenebilir; ışık. Görünür ışık, farklı ışık frekanslarından oluşur. Bu ışık frekansları farklı hızlarda hareket eder ve onları farklı renkler olarak görürüz. Tasarladığımız renkler, malzemenin bu ışık enerjisini nasıl emdiğine veya yansıttığına bağlı olacaktır.
Her kar tanesi bir buz kristalidir. İki kar tanesinin birbirine benzemediği sözü bir efsane değildir. Her kar tanesinin yapısı değişebilir ve her kar tanesine kendi benzersiz şeklini verir. Tek tek buz kristalleri, neredeyse cam gibi berrak görünür. Şeffaf değil, yarı saydamdırlar. Buz kristallerinin yarı saydam görünümü yüzeyleri kısmen yansıtacaktır.
Ancak, bir kar yığını gördüğünüzde, bu buz kristallerinin bir demetidir. Her ışık fotonu bu buz kristallerinden geçerken, kristallerin yarı saydam malzemesi ışığın yönünü değiştirir. Bir ışık huzmesi kar kümesine girdiğinde, kar kümesi boyunca dağılacaktır. Işık bir buz kristalinden diğerine sıçrayabilir. Işık fotonu, kar kümesindeki bazı hava cepleriyle bile temas edebilir. Sonunda, ışık fotonları dışarıya geri yansıyacaktır.
Tüm ışık frekansları buz kristalleri arasında sıçrama sürecinden geçer. Karda hareket eden her bir ışık fotonun dalga boyu ne olursa olsun, hepsi eşit olarak emilir. Işığın tüm renkleri yüzeye geri yansıdığında hepsi birleşir. Görünür spektrumun tüm renkleri bir araya geldiğinde beyaz bir görünüm verecektir. Bu nedenle, o kar kümesine baktığınızda beyaz görünüyor.
