Bugün bile bu cihazların nasıl çalıştığını veya içindeki kristallerin nasıl şekillenip şekil değiştirdiğini tam olarak anlayamıyoruz. Gerçek şu ki, süreci anlamak için çok fazla çalışma yapılmadı. Bu cihazların içindeki en yaygın bileşenler etanol, damıtılmış su, amonyum klorür, potasyum nitrat ve kafurdur, ancak farklı fırtına camları bu bileşenlerin farklı kombinasyonlarına sahip olabilir.
Fitzroy’un zamanında kullanılan hava camının versiyonu tamamen sızdırmaz değildi (tipik olarak sadece bir lastik kapakla), bu nedenle basınç değişikliklerinin bir çeşit etkisi olmuş olabilir. Günümüz versiyonları hava geçirmez şekilde kapatılmıştır, bu da muhtemelen değişikliklerin camın dışındaki sıcaklık farklarıyla ilgili olacağı anlamına gelir.
Fırtına camı üzerine araştırmalar zayıf olsa da (daha yaygın olarak kullanıldıklarında bile), yıllar boyunca yapılan birkaç çalışma, kristal büyümesinin sıcaklıktan her şeyden daha fazla etkilendiğini gösteriyor.
